Asmagiller ailesinin üyelerinden biri olan üzüm, yeryüzündeki en eski meyve türlerinden biridir. Üzümlerin bileşiminde genel olarak su, şeker, mineraller, organik asitler, azotlu maddeler, aroma maddeleri, enzimler, vitaminler ve fenolik bileşikler vardır. Yemesi hoş bir yiyecek olmasının yanında besin değerleri açısından da önemlidir. Antik çağlardan beri sıklıkla tercih edilmesinin sebebi sadece lezzetli oluşu değildir. Pek çok eski uygarlığın üzümü, suyunu hatta çekirdeğini hazırladıkları ilaçlarda kullandıkları bilinmektedir. O halde yüzyıllardır bu kadar talep gören üzümü gelin biraz daha yakından inceleyelim.
VİTAMİN ve MİNERAL DEPOSUDUR.
Yazların sevilen meyvesi olan üzüm, sağlık açısından pek çok yarara sahiptir. Üzüm, amino asitler, B-vitaminleri (B1, B2), mineraller (potasyum, magnezyum ve kalsiyum) içerdiği için bağışıklık sistemini güçlendirir.
ANTİOKSİDANLARDAN ZENGİNDİR.
Hücreye ve dokulara zarar veren serbest radikallerin düşmanı antioksidanlar üzümde oldukça bol miktarda bulunurlar. Siyah üzümlerdeki antioksidan sayısı beyaz üzümden daha fazladır. Üzümdeki antioksidanlar etkisini fermentasyondan sonra da korumaktadır. Bu sebeple kırmızı şarap yoğun miktarda antioksidan içermektedir.
Üzümdeki en bilinen ve en önemli antioksidanlardan biri ise resveratroldür. Stilbenlerden olan resveratrol, günümüzde keşfedilen en iyi antioksidanlardandır. Bu maddenin özellikle damar tıkanıklığı, kalp-damar hastalıkları gibi bazı hastalıklara ve bağışıklık sistemi ile ilgili sıkıntılara iyi geldiği ve ömrü uzattığı bulunmuştur. O yüzden üzüm dediğimizde aklımıza gelmesi gereken ilk şey resveratroldür.
ÜZÜM ve RESVERATROL
Üzümün içerdiği resveratrol ile kansere karşı savaş açtığı 1985’li yıllarda Japonya’da başlayan çalışmalarla ortaya konulmuştur. Resveratrol’un, dut, mavi yemiş ve yer fıstığını da kapsayan 70’in üzerinde bitki türünde bulunduğu saptanmıştır. Fakat en iyi kaynağının üzüm olduğu ve en fazla renkli üzümlerde bulunduğu tespit edilmiştir. Resveratrol yalnızca renkli üzümlerin kabuğunda bulunmaktadır. Ayrıca üzüm şırasındaki resveratrol miktarı meyvesinden çok daha fazladır.
Resveratrolün kolesterolün düşürülmesinde de faydalı olduğu ve Akdeniz tipi diyetler ile kalp krizi riskini düşürebileceği bilinmektedir.
KANSERE KARŞI KORUYUCUDUR.
Üzüm içerdiği bazı bileşenlerle belli kanser tiplerine karşı da korur. Bu bileşenlerden birisi de resveratroldür ve kanseri hem önleyici hem de tedavi edici özelliği vardır. Özellikle kolon ve meme kanserlerinde rolü oldukça büyüktür.
KALP SAĞLIĞINI DESTEKLEYİCİDİR.
Tansiyonu düşürmeye yardımcıdır.
Özellikle de kırmızı üzüm içerdiği bileşenler ile yüksek LDL kolesterolü düşürmeye destek olur.
GÖZ SAĞLIĞINDA ETKİLİDİR.
İçerdiği yüksek miktarda antioksidan ile en sık görülen göz hastalıklarını önlemeye yardımcı olur. Ayrıca katarakt, sarı nokta ve glokom (göz tansiyonu) gibi genellikle yaş kaynaklı oluşan göz hastalıklarının önlenmesinde de etkilidir.
HAFIZA GÜÇLENDİRİCİDİR.
Üzüm; hafızayı güçlendiren, dikkati arttıran ve ruh halimizi olumlu anlamda etkileyen bileşenler içermektedir. Ayrıca resveratrol, Alzheimer riskini de azaltmaktadır.
İNFLAMASYON AZALTICI ETKİSİ VARDIR.
Kronik inflamasyon (uzun süreli iltihaplanma hali), kanser, kalp hastalıkları, diyabet, otoimmün hastalıklar gibi birçok kronik hastalığın gelişiminde rol oynar.
Resveratrol inflamasyonu azaltıcı olduğundan dolayı bu hastalıklardan korunmada etkili bir yol olabilir.
YAŞLANMA KARŞITIDIR.
SirT1 genini aktive eden resveratrolün yaşam süresini uzatmada ve yaşlanmayı geciktirmede etkili olduğu bulunmuştur.
BAKTERİLERE, VİRÜSLERE ve ENFEKSİYONLARA KARŞI KORUYUCUDUR.
İmmün sistemimiz üzerinde yararlı etkileri olan üzüm; grip, suçiçeği, vajinal mantar (maya) enfeksiyonu ve uçuk gibi enfeksiyonların bulaşını önlemede önemli bir yere sahiptir. Ayrıca resveratrol E. Coli gibi zararlı bakterilerin üremesini de önleyebilir.
ÜZÜM NASIL TÜKETİLMELİDİR ?
Üzümün faydaları saymakla bitmez. Peki tüketim sıklığımız nasıl olmalı biraz da bundan bahsedelim.
100 gram üzümün 80 gramı sudan oluşmaktadır. Bu da kalorisini düşük ve tüketilebilirliğini yüksek kılmaktadır. Fakat unutmamamız gereken bir şey var ki o da üzümdeki şeker miktarıdır. Elbette bir meyveden aldığımız şeker, sofra şekeri ile karşılaştırılmamalıdır. Çünkü üzümden aldığımız vitaminler, mineraller, posa ve antioksidanlar çok değerlidir. Ancak diyabet hastası veya kilo yönetimi yapan bir bireyseniz üzümü gereğinden fazla tüketmek doğru olmayacaktır.
Her besinde olduğu gibi üzümü de ölçülü bir şekilde tüketmeli ve beslenmemizde yer vermeliyiz.
Üzümden optimum miktarda faydalanabilmek içinse tercihimiz kırmızı ve çekirdekli üzümden yana olmalıdır.