Karaciğer Yağlanmasında Beslenme Önerileri

Karaciğer Yağlanmasında Beslenme Önerileri

Diyetisyen Rana Akarsu

Karaciğerin vücudumuzun en büyük organı ve 500 den fazla görevi olduğunu biliyor muydunuz? Yüzlerce görevi olan karaciğer metabolik işlevlerin en önemli kısmını oluştur. Bununla birlikte hasar gördüğünde veya çıkarıldığında kendini yenileyen ve büyüyen tek organımızdır. Hadi karaciğerimizin özelliklerini biraz daha aydınlatalım!

Karaciğerin Görevleri

İlaç ve alkol gibi toksik maddelerin kandan uzaklaştırılması, kanın depo edilmesi ve sistematik dolaşıma geçmesi, sindirime yardımcı olan safra oluşumu ve safra tuzlarının yapımı, kan glukoz seviyesinin düzenlenmesi, plazma proteinlerinin yapımı, yağların taşınabilir şekle gelmesi gibi karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmasındaki işlevleri, vitamin - minerallerin depolanması ve aktivasyonu, D vitamininin aktif forma dönüşümü karaciğerin vücuttaki işlevlerinden yalnızca birkaçıdır.

Bu Belirtiler Varsa Karaciğer Hastalığı İhtimalini Değerlendirmelisiniz!

Sarılık

Yağlı gaita (yağlı dışkı) ve koyu renkli idrar

Karında asit ve ödem

Hemoroidler

Ağrı, ateş

Halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık

Bulantı, kusma, kanama

Deride kaşıntı

Ağızda kötü koku

Beyaz tırnak

Göbek çevresi damarlarında belirginleşme

Karaciğer Yağlanması ve Beslenme

Normalde karaciğerimiz ağırlığının %5 oranında yağ içermektedir. Bu oranın %5 ten fazla olmasına karaciğer yağlanması (hepatosteatoz) denir. Karaciğer yağlanması orta yaş ve üzerindeki bireylerde görülme olasılığı genç bireylere oranla daha yüksektir. Toplumumuzda karaciğer hastalığı dendiğinde öncelikle alkol kullanımıyla ilişkilendirilse de obezite, sigara ve alkol kullanımı, yüksek kolesterol, düzenli kullanılan bazı ilaçlar, hızlı kilo kaybı, insülin direnci ve diyabet, toksin içeriği yüksek olan besinlerin aşırı tüketimi ve bazen de gebelik karaciğer yağlanmasına neden olabilir.

Karaciğer yağlanmasının evreleri vardır. İlk evre hastalığın en hafif seyrettiği dönemdir. Son evre ise karaciğer sirozu dediğimiz hastalık tablosudur.

Siroz Nedir ?

Enfeksiyonlar, genetik-metabolik hastalıklar, ilaçlar ve aşırı alkol tüketimine bağlı hemen hemen tüm kronik karaciğer hastalıklarının son döneminde gelişen karaciğer fonksiyonlarındaki geri dönüşümsüz ciddi bir klinik tablodur.

Karaciğer Yağlanmasında Beslenme Tedavisi

Karaciğer yağlanması tedavisinin ilk adımı hastalıkla ilişkili risk faktörlerinin ortadan kaldırılması ve modifiye edilmesidir. Atılması gereken ilk ve en önemli adım ise beslenme şeklini ve yaşam tarzını değiştirmektir.

Bunun için;

  • Karaciğeri daha az yormak için katkı maddesi içeren besinlerin tüketimi azaltılmalı, doğal besinler tercih edilmelidir.
  • Alkol tüketilmemeli veya kadınlarda 1.5 standart içki/gün, erkek bireylerde ise 2 standart içki/gün olarak sınırlandırılmalıdır.
  • Tereyağı, margarin, kuyruk yağı gibi hayvansal kaynaklı doymuş yağlar yerine zeytinyağı, Ayçiçek yağı gibi bitkisel yağlar tercih edilmelidir.
  • Tereyağı ve zeytinyağı doğrudan tüketilmemelidir.
  • Sebze ve meyve tüketimi artırılmalıdır.
  • Salam, sosis, sucuk gibi şarküteri ürünleri ve sakatatların tüketimi sınırlandırılmalıdır.
  • Badem, fındık, ceviz gibi yağlı tohumlar sağlıklı yağ kaynakları olsa da aşırı tüketilmemelidir.
  • Aşırı karbonhidrat ve şeker tüketimi azaltılmalıdır.
  • Fast food tarzı beslenme yerine akdeniz diyeti olarak adlandırdığımız bitkisel protein, tam tahıllar, sağlıklı yağlar, meyveler, sebzeler, balık açısından zengin bir diyet olan beslenme türü benimsenmelidir. Akdeniz diyeti aynı zamanda sağlıksız (doymuş ve trans) yağları, sodyum, şeker ve fazla yağlı eti de sınırlar.
  • Kızartma ve kavurma gibi pişirme yöntemleri yerine haşlama, fırında ve ızgara gibi yöntemler tercih edilmelidir.
  • Kaymak, krema, yağlı etler ve mayonez gibi yağ içeriği yüksek besinlerden sakınılmalıdır.
  • Günlük su tüketimine özen gösterilmelidir.
  • Beslenme değişikliğinin yanında egzersiz ve fiziksel aktivite günlük yaşantınızın bir parçası olmalıdır.
*Sitemizde bulunan yazılar yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Tıbbi tavsiye içermez. Yazılardan yola çıkarak herhangi bir hastalık tanısı konulamaz. Yalnızca psikiyatri hekimleri ve doktorlar hastalık tanısı koyabilir.