Laktoz İntoleransına Dair Bilmeniz Gerekenler
Laktoz, yalnızca memeli hayvanların sütünde bulunan disakkarit yapılı bir karbonhidrattır. Süt şekeri olarak da bilinmektedir. Eski çağlardan beri hem önemli bir enerji kaynağı olmasıyla hem de sağlık üzerine olumlu etkileriyle diyetin temel bir parçasıdır. Süt başta olmak üzere yoğurt, peynir, ayran, kefir, tereyağı, krema ve dondurma laktoz içermektedir. Paketli gıdaların laktoz içerdiği, besin etiketinde içindekiler kısmında yer alan süt, laktoz, hidrolize laktoz, peyniraltı suyu, süttozu, laktitol, laktuloz vb. maddelerle de görülmektedir.
Laktozun Sağlık Üzerine Etkileri
Öncelikle yaşamın başlangıcında anne sütündeki ana karbonhidrat kaynağı olarak büyüme ve gelişmeye katkı gösteren laktoz, ilk alımla laktaz enzimi aktivitesini artırmaktadır. Laktoz, hidrolizi uzun süren bir karbonhidrattır. Bu sebeple sindirim süresi uzundur. Laktozun glisemik indeksi 46’dır ve düşük glisemik indeksli besinler grubunda yer almaktadır. Başta diyabet olmak üzere kan şekeri regülasyonu için önemli bir diyet bileşenidir. Laktozun bir diğer olumlu etkisi de bağırsak pH’ını düşürerek kalsiyum ve magnezyumun biyoyararlılığını artırmaktır.
Vücuda yararlı mikroorganizmalardan olan Lactobacillus ve Bifidobacterium probiyotik bakteri türlerinin hepsi glikoz, galaktoz ve laktozu karbon açısından ana besin olarak kullanmaktadır. Bu şekilde beslenen bakteriler, bağırsak florasının gelişimine katkı sağlayarak sindirime ve vitamin, mineral emilimlerine yardımcı olmaktadır.
Laktoz, büyük bir kısmı bağırsakta bulunan bağışıklık hücrelerinin de oluşumunda rol oynamaktadır. İnsan lökosit antijeni (HLA), Avrupa’da yüksek laktaz enzimi ile ilişkilendirilmektedir. Laktozun az derecede tatlılığa sahip olduğu ve nörolojik olarak herhangi bir ödül etkisi göstermediği belirtilmektedir. Ayrıca yapısındaki galaktozun, beyin ve sinir dokularının oluşumunda olumlu etkisi vardır.
Laktoz İntoleransı
Sağlığı yakından etkileyen laktozun sindirimi için gerekli olan laktaz enzimi yetersizliği sonucu vücut laktozu sindirememekte ve tolere edememektedir. Bu duruma laktoz intoleransı adı verilmektedir. İnce bağırsakta yetersiz enzim sonucu sindirilemeyen laktoz kalın bağırsağa geçerek sindirim şikayetlerine sebep olmaktadır. Bu şikayetler arasında, şişkinlik, karın ağrısı, kramp, bağırsakta gaz oluşumu ve diyare yer almaktadır. Bazı çalışmalar ek olarak baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları, kardiyak aritmi vb. belirtilerin de görüldüğünü bildirmektedir.
Oluşumlarına göre şu şekilde sınıflandırılmaktadır:
Primer Laktoz İntoleransı: Konjenital olarak laktaz enzimi miktarının vücutta hiç olmaması ya da çok az olmasıdır. Laktoz tüketimi sonrası hemen ortaya çıkabilmekte ancak anne sütü alan bebeklerde süt içerisindeki laktaz enzimi sindirime yardımcı olacağından hemen fark edilmemektedir.
Sekonder Laktoz İntoleransı: Bir patofizyoloji sonucu laktozun emiliminin gerçekleştiği ince bağırsağın emilim yüzeylerinin azalması veya bağırsak mukozasında hasar oluşması sonucu gerçekleşmektedir. İnflamatuvar bağırsak hastalıkları, ağır malnütrisyon, gastroenteritler, çölyak hastalığı, tümörler ve terapötik etkiler sonucu oluşmaktadır. Neden olan sorunun tedavisiyle iyileştirilmektedir, geri dönüşlüdür.
Onkogenetik Laktoz İntoleransı: Kalıtsal bir sağlık sorunudur. Geç başlangıçlı hipolaktazi de denmektedir. Azalan süt ve süt ürünleri gibi laktoz içeren besin tüketimi sonucu gerçekleşen laktaz enziminin genetik olarak azalmasıdır. Çalışmalarda, özellikle Asyalılarda anne sütü alımının sonlanmasından sonra laktaz aktivitesinin %70 kaybı görülmüştür.
Çalışmalarda laktoz intoleransının kişiden kişiye farklılık gösterdiği ve bazı durumlarda 12-18 gram laktozun tolere edilebildiği kanıtlanmıştır. Bu, yaklaşık 1 su bardağı sütün içerdiği laktoz miktarına denktir.
Kişinin hiçbir belirti göstermeksizin laktoz içeren besinlerin tüketimini kısıtlanması veya hiç tüketmemesi durumunda da laktaz enzimi aktivitesi kaybolabilmektedir. Daha sonra yeniden tüketimiyle adaptasyon sağlanabilmektedir. Ancak sağlık üzerine olumlu etkilerinden yetersiz verim alınabilmektedir. Ülkemizde 2010 yılında yapılan Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması verilerine göre laktoz içeren besinlerden süt ve süt ürünleri tüketiminin yetersiz olduğu belirtilmiştir.
Laktozsuz Süt Ürünleri
Laktoz intoleransı olan bireyler için tükettikleri besinlerde değişiklikler yaparak semptomların kontrolü sağlanabilmektedir. Laktozsuz süt ürünleri ile değiştirmek de semptomların kontrolüne yardımcı olmaktadır. Laktozsuz süt ürünleri, laktoz intoleransı olan bireylerin beslenmesinde kalsiyum ve protein gereksinimlerinde eksiklik olmaması için sütteki laktozu sindiren eksojen laktaz, β-galaktosidaz ilave edilerek laktozsuz süt ürünleri elde edilmektedir. Bu sayede laktoz intoleransı olan bireylerin laktozsuz süt ürünleri tüketmesi sonucu bağırsak semptomlarında tetiklenme olmadan rahatlıkla sindirimi sağlanabilmektedir. Aynı zamanda standart süt ürünleri ile aynı mineral ve vitamin içeriğine sahip olarak bireylerin gereksinimlerini karşılamaktadır. Laktozun, laktaz enzimi sayesinde glikoz ve galaktoza parçalanması ile laktozsuz süt ürünlerinin tadı standart süt ürünlerine oranla daha şekerli olarak algılanmaktadır.
Laktozsuz Süt Nedir?
Laktozsuz süt, laktozun parçalanmasını sağlayan laktaz enzimini içeren bir süt ürünüdür. Bu sayede laktoz intoleransı olan bireyler için sindirimi daha kolay olmaktadır. Laktozsuz süt hemen hemen normal süt ile aynı tat, doku ve besin profiline sahiptir. İçeriği protein, B12, kalsiyum ve fosfordan zengindir. Türk Gıda Kodeksi Tebliğine göre laktozu azaltılmış olan içme sütlerinin etiketinde azaltma oranı yazılması ile beraber ‘laktozu %... azaltılmıştır’ ifadesi ve ‘%... laktoz içerir’ ibaresi yer almaktadır.
Laktozsuz Ürünlerin Sağlık Etkisi
Laktozsuz ürünlerin tüketimiyle sindirim şikayetlerinde iyileşme ve olumlu etkiler görülmektedir. Özellikle laktozun sindiriminin güç olduğu bireylerde laktozsuz ürünler günlük yaşamı kolaylaştırmaktadır. Ancak uzun vadede laktoz içeren ürünlerden kısıtlı diyetler vitamin minerallerle desteklenmezse endişe verici bir şekilde olumsuz etkilerle sonuçlanabilmektedir. Laktozsuz ürün tüketimi ile birlikte özellikle hayvansal süt ve süt ürünlerinin aşırı sınırlanması ve diyette bitkisel süt ürünlerine ağırlık verilmesi yetersiz kalsiyum alımını ve bunun sonucu D vitamini metabolizmasını da etkilemektedir. Bu yetersizlikler kemik mineralizasyonunda olumsuz gelişmelere yol açabilmektedir.
Bitkisel süt ürünlerinin protein miktarlarının ve biyoyararlılıklarının düşük olması da bir diğer eksiklik gösteren konudur. Yine aynı şekilde bu ürünlerin hatalı kullanımı bağırsak mikrobiyotasında probiyotik bakteri (bifidobacteri, lactobacillus) konsantrasyonlarında düşüşle sonuçlanabilmektedir. Ürünlerin sağlığa ve yaşam kalitesine etkilerini iyi yönde görebilmek için hem laktoz intoleransı tanısı alan kişiler hem de isteğe bağlı kullananlar için uygun bir diyet müdahalesi gerekmektedir.
Paylaş: