Gelecek Kaygısı: Nedir, Neden Yaşanır, Nasıl Baş Edilir?

Psikolog Ezgi Sanlı

Gelecek Kaygısı Nedir?

Kaygı birçok farklı konuda yaşanabilen bir duygudur. Her duygu gibi kaygı hissetmek de hayatın bir parçasıdır. Yaşamda ileride neler olacağını bilmemiz mümkün olmadığından hayatımızın farklı alanlarında neler olacağına dair merak duymak oldukça normaldir.

Gelecek kaygısı, en genel anlamda gelecek hakkında düşünüldüğünde hissedilen olumsuz duygulardır.

Bu kaygıyı yoğun olarak deneyimleyen kişilerde gelecekteki bir durum/olay hakkında endişeli düşünceler genellikle nelerin gerçekleşebileceği ihtimaline odaklanırken en kötü senaryo etrafında şekillenir.

Gelecek Kaygısı Neden Olur?

1.Belirsizlik: Yaşamın belirsizliği, tahmin dahi edilemeyen sayısız ihtimal içermesi endişeli düşüncelere kapılmanın ve kaygı duymanın en büyük sebeplerinden biridir. Kişi kendini güvende hissetmek ister fakat belirsizlik durumu bu ihtiyacın karşılanmasını önler. Bu nedenle kişi belirsizliği bir tehdit olarak algılayabilir ve bu da kaygısı tetikleyebilir.

2.Ani Gelişen Beklenmedik Olaylar: Pandemi, doğal afetler, dünyanın sürekli değişim ve dönüşüm içerisinde olması kişilerin kurdukları ve stabil kalacağını varsaydıkları düzeni sarsabilir. Güvensiz hissetmeye neden olan bu tarz değişkenler aynı veya benzer olayların tekrar gerçekleşebilecek olma düşüncesi ile beraber kişide kaygıyı tetikleyebilir.

3.Motivasyon Faktörünün Eksikliği: Geleceğe dair hedefler belirlemek ve bu hedeflere doğru yaklaşmak için bugünü şekillendirmek motivasyon gerektirir. Emek isteyen bu süreçte kişi motivasyon bulamazsa ihtiyaç duyduğu kaynakları oluşturmakta ve kullanmakta da problem yaşayacaktır. Hazırlıksız hisseden kişi gelecek konusunda kaygı duyabilir.

4.Öz-Yeterlilik Faktörü: Bandura (1977) tarafından açıklanan ‘öz yeterlik’ kavramı; bireyin bir iş ya da görevi başarılı bir biçimde yapabilmesi için sahip olunması gereken özelliklerin kendinde bulunduğuna dair inancını açıklayan bir kavramdır. Kişinin bir işi başaramayacağına ya da karşılaştığı zorluklarla baş etme becerilerinin yetersiz kalacağına dair inançları gelecek kaygısına sebep olabilir.

5.Sosyal Destek: Duygularımızı paylaşmak, onlarla daha sağlıklı bir şekilde baş edebilmemizi sağlar. Paylaşmadığı kaygıların ona özgü olduğunu düşünen birey yaşadığı problemi kişiselleştirebilir. Bunun yanı sıra yaşamda tek başına kalmış olma imgeleri ve düşünceleri kişinin geleceğe dair olan kaygısını artırabilir.

Ayrıca farklı gelişimsel dönemlerde gelecek kaygısı duyulan konular da çeşitlilik gösterebilir. Bu durum özellikle hayatın bir aşamasından ötekine doğru yol alırken yaşadığımız geçiş dönemlerinde artış gösterebilir. Örneğin; ergenlik döneminde olan bir kişi üniversite sınavıyla ve ileride seçeceği meslekle ilgili kaygı yaşarken genç yetişkinlik dönemindeki bir kişi finansal konularda veya romantik ilişkilerinin geleceğine dair kaygı hissedebilir. Bu gibi kriz dönemlerinde çözüm ararken hem düşünce hem davranış boyutunca sağlıklı tercihler yapabilmek bazen zor olabilmek de beraber oldukça kritiktir.

Öte yandan zaman zaman birey hiçbir kontrol sahibi olmadığı olaylar ile baş etmek durumunda da kalabilir. Bu da kaygının daha yoğunlaşmasına sebebiyet verebilir. Toplumsal veya global bağlamda yaşanan bazı durumlar hemen hemen herkesin geleceğe yönelik kaygısının artmasına neden olabilmektedir.

Gelecek Kaygısıyla Baş Etmek

Öncelikle gelecek kaygısının ileride yaşanabilecek senaryolara dair endişeli düşüncelerden kaynaklandığını fark etmek gerekiyor. Sonrasında ise düşüncelerimizin yalnızca birer düşünce yani yaşadığımız bir gerçeklik değil zihnimizin birer ürünü olduğunu anlamak büyük önem taşıyor. Dr. İbrahim Bilgen'in söylediği gibi; "Düşünce, olabilirliği muhtemel olasılığı düşük olandır."

Hayatın kontrol edilemeyen tarafları geleceğe yönelik kaygı uyandırdığında baş etmek için farklı yaklaşımlardan yararlanabiliriz.

Az önce belirttiğim gibi kaygı geleceğe yönelik düşündüğümüz olumsuz senaryolardan kaynaklanır. Olumsuz senaryoları fark etmek ve buradaki riskleri değerlendirmek önemlidir. Çünkü kaygıyı asıl arttıran gelecekte duruma dair olumsuz beklentilerdir. Bu da o durumu olduğundan daha kötü görmeye sebep olur. Örneğin, patronunuzun sizi işten çıkaracağını düşünüyor olabilirsiniz. Fakat bu duruma dair hiçbir ipucu, işaret ya da kanıt var mı diye bakmak aklınıza gelmiyor veya gördüğünüz ipuçlarını zihninizde olduğundan daha büyük bir boyuta getiriyor olabilirsiniz.

Bu gibi senaryoların zihninizde oluşmaya başladığını fark ettiğiniz anda üzerine düşerek o senaryoyu gerçeklikmiş gibi yaşamak yerine gerçekte neler olup bittiğine göz atın. Somut ipucu ve işaretlere odaklanarak durumu daha gerçekçi bir bakış açıyla ele alabilir ve değerlendirebilirsiniz.

Yeniden değerlendirme yaparken zihninizin sizi korumak için olumsuz tecrübelere odaklanması kaçınılmaz gibi görünse de daha geniş bir çerçeveden bakmaya vakit ayırabilirsiniz. Böylece geleceğin henüz yaşanmamış olan ve ihtimallerle dolu olduğunu görebilir; sizi mutlu eden, olumlu taraflara da odaklanabilirsiniz.

Sosyal çevreden destek almak da faydalı olabilir. Benzer kaygılar yaşadığımız kişilerle iletişim kurarak ve kaygılarımızın içinde kaybolmadan daha esnek düşünebilmek için paylaşımlarda bulunmak rahatlatıcı olabilir.

İçsel kaynaklarınızı gözden geçirerek zorlu yaşam olaylarıyla nasıl baş ettiğimizi ve nasıl daha sağlıklı, işlevsel bir şekilde baş edebileceğimizi keşfedebiliriz. Önceki tecrübelerimizden de faydalanarak çözümler üretebiliriz. Bunun yanı sıra ihtiyaçlarımızı göz önünde bulundurarak her alanda öz bakımımıza özen göstermek motivasyonumuzu artırabilir.

Geleceği tahmin ve kontrol etmek elbette mümkün değil. Fakat bugün nasıl bir hayat yaşamak istediğimize dair hedefler koyabilir; bu hedeflere giderken çeşitli planlar oluşturabilir ve bu planlara uygun olarak istediğimiz geleceği bizi yaklaştıracak yatırımlar yapabiliriz.

Gelecek kaygısı gündelik yaşamda iş yapma kapasitenizi etkilediğini ve sizi engellediğini düşünüyorsanız profesyonel yardım alabilirsiniz. Uzman desteği alarak yeni baş etmek mekanizmaları geliştirmek yararlı olabilir. 

*Sitemizde bulunan yazılar yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Tıbbi tavsiye içermez. Yazılardan yola çıkarak herhangi bir hastalık tanısı konulamaz. Yalnızca psikiyatri hekimleri ve doktorlar hastalık tanısı koyabilir.

Paylaş: